Bilimsel Bilginin Ampirik Doğası



     Son günlerde aklıma geleni uzun uzun araştırırken buluyorum kendimi. İçimdeki açtık yeni öğrendiğim her bilgi ile büyürken, bir yandan da bu güne kadar aklın neredeydi diye kendime kızmadan edemiyorum. Merak ediyorum sonumu? Bazen bir çemberin çevresinde dönüyormuşum gibi, bazen en uçtaki alogisme ulaşabilmenin sevinci, bazen dünyada keşfedilmemiş ampirizm,...      

 Gerçekten insanlar isimlerinin anlamları taşıyor. Tipik bir Kızılderili gibi ismimi hak etmek istiyorum. Bilimsel bilginin ampirik doğasıda bugünün bana kazandırdığı yeni bir bilgi. Teşekkürler hayat, seni doya doya yaşamanın keyfi inanılmaz güzel...

 


     Bilimsel bilgi üretim süreci, kimi zaman birikimlerden, bilgiden, rastlantılardan, meraktan gözleyerek, hayal ederek, uçuk aykırı düşünceler öne sürerek bir problemin tanımlanmasıyla başlar. Tanımlanan problem ne olursa olsun, probleme getirilecek çözümlerin, açıklamaların bir dayanağı, bir delili olmalıdır. Bilimi felsefe, din gibi diğer bilme yollarından/sorgulama disiplinlerinden ayıran özelliklerden biri budur. Bilim adamları olayın niteliklerini (nedenlerini, nasıllarını) yani olgunun oluşum ve yürüyüşünü belirlemelerine ve böylece probleme geçerli/kabul edilebilir bir çözüm önermelerine yardımcı olacak nitelikte deliller elde etmek için de duyuları ve/veya çeşitli araçların yardımıyla, doğal ortamlarda ya da laboratuvar ortamında, doğal olayları dikkatli ve planlı bir biçimde ele alıp inceler. Yani gözlemler yapar. Ancak bilim adamı doğal dünyadaki birçok olayı duyu organlarıyla gözlemleme şansı olmadığı için deneyler düzenler. Yani hipotez, kanun, teori gibi bilimsel bilgiler belli bir dereceye kadar doğal dünyanın gözlenmesi ve yapılan deneyler sonucunda elde edilen sınanabilen, geliştirilebilen, değiştirilebilen verilere dayanılarak oluşturulur.

     Bilimsel bilgi ampirik tabanlıdır. Deney ve gözlemler yapılarak, ileri sürülen bilimsel bilgi için dayanak oluşturulmaya yani ilgili fenomeninin arkasında veya altında bulunan şey/temel bulunmaya çalışılır. Aksi takdirde bilimsel iddia güçsüzleşir, dayanıksızlaşır. Fakat, deney ve gözlemlerle elde edilen delillerin bilimsel iddiayı sadece destekleyici rolü vardır, bu delillere/bulgulara dayanarak bilimsel bir iddia ispatlanamaz. Çünkü, bilimsel bir iddiayı ispatlamak için sonsuz sayıda kanıt gereklidir. Fakat sonsuz sayıda deney ve gözlem yaparak sonsuz sayıda kanıt elde etmek mümkün değildir. Bu nedenle hiçbir zaman hipotez, teori veya kanun gibi bilimsel bilgiler ispatlanamaz, sadece eldeki verilerle desteklenebilir. Eldeki veriler bu bilgilerin sadece geçerliliğini arttırabilir.

    Deney ve gözlemlerle elde edilen delilin bilim adamı ve bilimsel bilginin oluşumu için önemini, bir efsane olma ihtimali de olsa Lavoiserin ölümüne bakarak görebiliriz. Kimya biliminin dehası Lavoiser bilimsel gözlem ve yorum üzerine yaptığı konuşmaları ile ünü bütün dünyaya yayılmış ve kimya bilimini reddedenlerin kafasını gösterip “bu kelleler hiçbir işe yaramaz” dediği için tutuklanmıştı. Ölüme mahkum edilen Lavoiser matematikçi arkadaşı Lagrangee şöyle demişti: Ben ölüyorum ancak ölümle ilgili merak ettiğim bir konu var, lütfen bana yardımcı ol: kafam kesilip giyotinden sepete düştüğünde gözlerime bak; eğer gözlerimi iki kere kırpıyorsam bil ki, insan kafası kesildikten sonra bile bir süre daha beyninin düşünmekte olduğunu anlarız.” Ertesi gün giyotine giden Lavoiserin kafası kesildikten sonra kafası sepete düştü ve Lagrange hayretler içinde Lavoiserin iki kere göz kırptığına şahit oldu. Daha sonra anılarında Lagrange diyordu ki, Lavoiserin son saniyedeki ispat arayışı, bilimselliğin yüzyıllar sürecek meşalesidir. Ama o yobaz kafalar asırlarca sürünecekler, insanlığı da süründürecekler.''

 Lavoiser hakkında detaylı bilgi için;
https://en.wikipedia.org/wiki/Antoine_Lavoisier

   Bu hikaye bir efsane midir, gerçek midir bilinmez. Fakat önemli olan, bir bilimsel bilginin dolaylı veya doğrudan yapılan gözlemlerle, kontrollü deneylerle bilimsel sorgulama sonucunda elde edilen sınanabilen, geliştirilebilen, değiştirilebilen verilere dayalı olması ve tüm delilleri kapsaması gerektiğidir. Bu nedenle bilim adamları doğru veri edinmeye konsantre olurlar/odaklanırlar. Bu veriler (orman gibi) doğal ortamlardan laboratuar gibi yapay ortamlara kadar uzanan bir yelpazede yapılacak gözlem ve ölçümlerle elde edilir. Bilimsel bilginin tabanını oluşturan en büyük yapıtaşlarından biridir.

   Fakat burada yanlış anlaşılmaması gereken bir konu vardır: Bilim delil elde etmek için yapılacak deney ve gözlemlerle başlamaz. Bilim filozoflarından Pierre Duhem ve onun görüşlerini benimseyen Emile Meyerson, Alexandre Koyre ve Thomas Kuhnun da ileri sürdüğü gibi, gözlemler teorilere dayanılarak yapılır ve bağlı olunan teori gözlemin niteliğini etkiler. Teoriler bilim adamlarına kılavuzluk eden sözlüklerdir. Bu sözlüğün kullanımı Duhem ya göre bilim adamları için öylesine vazgeçilmezdir ki, onun yokluğunda en küçük bir gözlemi kaydetmek ya da en basit bir kuralı belirtmek olanaksızdır. Bu nedenle teoriler gözlemden önce gelirler, olgu toplama ve deney kuramdan sonradır, gözlem ve deneyin yapısını kuram belirler. Dahası gözlem önermeleri, üzerine bilimsel bilginin inşa edileceği sağlam bir temel teşkil edemezler, çünkü onlar yanılabilirdiler. Bir teorinin diliyle düzenlenen gözlem önermeleri kullanılan teorik ve kavramsal çerçevenin kusursuzluğu ölçüsünde kusursuz olurlar.

    Ayrıca bilimsel bilginin üretilmesinde gözlem ve deney yapmak tek başına yeterli değildir. Yani gözlem ve deneylerle elde edilen verilerin tek başlarına hiçbir anlamları yoktur. Bilim adamlarının gözlemlerini yorumlaması, onlara anlam vermesi, anlam yüklemesi, sonuçlar çıkarması gerekir. Yani bilim adamı gözlemlerinin kendi zihninde uyandırdığı izlenimlere, düşündürdüğü şeye açıklık kazandırmak için kimi durumlarda kişisel kanılara da yer vererek bilimsel ilkelerle tutarlı açıklamalar yapar. Yani çıkarımlar yapar, tahminlerde bulunur. Çıkarım yaparken bilim adamları gözlem ve verilerin öne sürülen iddia için nasıl delil oluşturduğunu, bu iddiayı nasıl desteklediğini gerekçeleriyle ortaya koyarlar, yani bir argüman oluşturur. Bu nedenle çıkarım yapmak, tahminlerde bulunmak bilimsel çalışmaların temelini oluşturur.


 

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hava Kirliliği ve Partikül Madde

KOMPOZIT

Hayat Kısa, Uçuyor kuşlar